Hicri Takvim Neye Göre Hesaplanır? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Tarihi Takvimler Üzerine Bir Eğitimsel Bakış Bir eğitimci olarak, en büyük tutkum öğrenmenin dönüştürücü gücüne inanmak ve insanların dünyayı nasıl algıladıklarını değiştirmelerine yardımcı olmaktır. Eğitim, sadece bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal yapılar ve kültürel anlayışlar üzerinde de derin etkiler yaratır. Bu bağlamda, takvimler gibi zaman ölçüm araçlarının, toplumların tarihini ve kültürünü anlamada nasıl bir rol oynadığını keşfetmek, öğrenmenin ne kadar geniş bir etki alanına sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Hicri takvim de tam bu noktada, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde zamanın nasıl algılandığını anlamamıza yardımcı olan…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Heterodoks İktisat Politikası Araçları Nelerdir? Toplumsal Yapılar ve Cinsiyet Rollerinin Ekonomiye Etkisi Toplumsal Yapıların ve Bireylerin Etkileşimini Anlamaya Yönelik Bir Araştırma Toplumsal yapılar, bireylerin günlük yaşamlarından derinlemesine analiz edilmeye değer sosyal fenomenlerdir. Her birey, çevresindeki sosyal normlarla, kültürel pratiklerle ve toplumsal yapılarla etkileşime girerek kendi kimliğini ve ekonomik rolünü şekillendirir. Bu bağlamda, heterodoks iktisat politikalarının toplumsal yapıları nasıl etkilediğini ve şekillendirdiğini anlamak oldukça önemlidir. Heterodoks iktisat, mevcut ana akım ekonomi anlayışlarının dışındaki politikaları benimseyerek, ekonomik sorunlara farklı bakış açıları sunar. Bu politikaların etkisi, özellikle toplumsal normlar ve cinsiyet rollerinin şekillendirdiği ekonomik pratiği anlamaya çalıştığımızda daha belirgin hale gelir. Heterodoks İktisat:…
Yorum BırakToplumsal Hareketlilikler Nelerdir? Değişimin Hikâyesinde Bir Yolculuk Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü bazı kavramlar, sadece tanımlarla değil, insanların hayatlarına dokunan hikâyelerle anlam bulur. “Toplumsal hareketlilik” de onlardan biri. Bu hikâye, değişimin kalbinde yaşayan iki insanın — biri stratejik bir çözüm arayıcısı, diğeri derin bir empatiyle düşünen — yollarının kesişmesiyle başlıyor. — Bir Şehrin Sessiz Dönüşümü Bir zamanlar küçük ama umut dolu bir kasabada, Emir ve Elif adında iki genç yaşardı. Emir, mühendislik okumuş, rakamlarla düşünen, her şeyi planlı ilerletmek isteyen biriydi. Elif ise sosyal hizmetlerde çalışan, insan hikâyelerine kulak veren, duygularla hareket eden bir kadındı. İkisi de farklı…
Yorum BırakGüvercin En Çok Neyi Sever? Sessiz Bir Filozofun Kanatlarında Düşünmek Bir filozof için her canlı, varlığın anlamını sorgulamak için bir aynadır. Güvercin de bu aynalardan biridir: sade, huzurlu, gökyüzüyle insan arasında bir köprü. Onun neyi sevdiğini sormak, aslında bizim neye değer verdiğimizi, sevmenin doğasını ve varoluşun anlamını sorgulamaktır. “Güvercin en çok neyi sever?” sorusu, ilk bakışta basit bir merak gibi görünür; ama derinlemesine bakıldığında etik, epistemolojik ve ontolojik bir tartışmanın kapısını aralar. Etik Bir Perspektif: Sevginin Ahlaki Boyutu Etik açısından güvercinin sevgisi, çıkar ya da sahiplenme üzerine değil, doğal bir uyum üzerinedir. Güvercin, sevmeyi bir eylem olarak değil, bir varoluş…
Yorum BırakGüngören Belediyesi Kaça Kadar Açık? Zaman, Mekân ve Anlam Üzerine Edebi Bir Düşünme Bir edebiyatçı için her şey sözcüklerle başlar. Kelimeler, dünyayı yalnızca anlatmaz; onu dönüştürür, biçimlendirir, hatta yeniden kurar. “Güngören Belediyesi kaça kadar açık?” gibi sıradan bir soru bile, dilin büyüsüyle derin bir anlam katmanına dönüşebilir. Çünkü bu soruda yalnızca bir kurumun mesai saati değil, bir kentin ritmi, insanların zamanı kullanma biçimi ve modern yaşamın düzeni gizlidir. Zamanın Kapıları: Belediyenin Açılış ve Kapanış Arasında Sıkışan Hayatlar Güngören Belediyesi, resmi olarak sabah 08.30’da açılır ve 17.00’de kapanır. Fakat edebiyatın gözünden bakıldığında bu saatler, sadece bürokratik bir ritim değil, insanın modern…
6 YorumGümrüksüz Depo: Ekonomi Perspektifinden Bir İnceleme Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Ekonominin temel sorusu, sınırlı kaynaklarla sonsuz isteklerin nasıl karşılanacağıdır. Her seçim, bir fırsat maliyeti taşır ve bu maliyetler yalnızca bireyler için değil, toplumlar ve devletler için de geçerlidir. Kaynakların verimli bir şekilde kullanılması, kararların doğru verilmesine ve ekonomik refahın artmasına olanak sağlar. Bu bağlamda, gümrüksüz depo uygulaması, kaynakların daha verimli kullanılmasını ve ticaretin daha etkin yapılmasını sağlayan önemli bir ekonomik araç olarak karşımıza çıkar. Bir gümrüksüz depo, ithal ürünlerin gümrük vergisi ödenmeden depolanabildiği, bir nevi “gümrük vergisiz alan” olarak tanımlanabilir. Bu tür depolar, ithalatçılar için önemli bir avantaj sağlar;…
4 YorumFilozof’un Merdiveninden Başlayan Bir Soru: Mekân, Varlık ve İz Bir filozof, dünyaya yalnızca göründüğü gibi değil, derinliklerindeki katmanlarla bakar. Film bir mekânda çekildiğinde, o mekân salt “arka fon” olmaktan çıkar; film ile mekân arasındaki ilişki, etik, epistemoloji ve ontoloji açısından yeni bir anlam katmanı üretir. Bir yapı, bir sokak, bir şehrin dokusu, filmin “efsane”sini besleyen, ona ruh veren unsurdur. Peki “Freelance” filmi nerede çekildi? Ama daha da önemlisi: bu mekânlılık bize ne söyler, nasıl bir dünya görüşüne kapı açar? Freelance filmi, Kolombiya’da, özellikle Bogotá çevresinde, çekimlerin önemli kısmı şehir içinde ve ormanlık bölgelerde gerçekleşmiştir. [1] Bu bilgi, yalnızca bir “çekim…
Yorum BırakKaş Göz İşareti Yapmak Deyim mi? Kültürlerarası Bir Dilin Sessiz Dalgaları Bazen bir kelimeye bile gerek kalmaz; bir bakış, bir kaş hareketi, bir göz kırpması anlatmak istediğimizi fazlasıyla anlatır. “Kaş göz işareti yapmak” da tam olarak bu sessiz iletişimin ifadesidir. Ama bu ifade yalnızca bir davranış mıdır, yoksa bir deyim olarak dilimizin derinliklerinde yer alan bir kültürel miras mı? Gelin, bu anlamlı hareketin hem yerel hem de küresel anlam dünyasına birlikte bakalım. Deyim mi, Jest mi? Dilin Sessiz Katmanları “Kaş göz işareti yapmak” Türkçede bir deyimdir. Çünkü tek tek kelimeleriyle değil, birlikte kullanıldığında kazandığı anlamla işlev görür. Türk Dil Kurumu’na…
Yorum BırakBir Antropoloğun Gözünden: 3 kW İçin Kaç Panel Gerekir? Dünyanın dört bir yanında insanlar, doğayla kurdukları ilişkiler üzerinden kültürlerini şekillendirmişlerdir. Bir antropolog olarak, enerjiyi yalnızca fiziksel bir kavram değil, aynı zamanda toplumsal anlamlar, ritüeller ve kimliklerle örülü bir olgu olarak görürüm. “3 kW için kaç panel gerekir?” sorusu, teknik bir hesaplamadan ibaret değildir; aslında insanın güneşle, doğayla ve teknolojiyle yeniden kurduğu ilişkinin çağdaş bir ifadesidir. Bu yazıda güneş panellerini yalnızca mühendisliğin değil, kültürlerin de ürünü olarak ele alacağız. Çünkü her toplum, enerjiyi yalnızca üretmez —ona inanır, onu paylaşır ve ondan kimlik türetir. Enerjinin Ritüeli: Güneşi Toplumsal Bir Güç Olarak Görmek…
Yorum BırakKandela Nedir Bulmaca? Mum Alevinden Akıllı Şehirlere Uzanan Bir Hikâye Bir bulmacada “Kandela nedir?” sorusuna rastladığınızda, çoğu kişi gibi aklınıza önce bir mum gelir. Haksız da değilsiniz. “Kandela” kelimesi, kelime kökeni olarak da gerçek hayattaki ölçüm dünyası olarak da bizi bir mum alevinin etrafında döndürür. Ama bu hikâye yalnızca bulmaca köşesinde bitmiyor; akıllı telefon ekranlarımızdan gece yolculuklarına, sanat galerilerinden akıllı şehirlere kadar uzanıyor. Gelin, kandelayı —ve “Kandela nedir bulmaca?” sorusunun ipuçlarını— birlikte, samimi bir muhabbetin akıcılığında keşfedelim. Kısaca Tanım: Kandela Ne Demek? Kandela (cd), Uluslararası Birimler Sistemi’nde (SI) ışık şiddetinin temel birimidir. Bir ışık kaynağının belirli bir yöne doğru yaydığı…
8 Yorum